lundi 25 avril 2011

Teslim alir

Bir suredir karli Berlin gecesinde - gecelerinde - neredeyse unutmaya basladigim Turkce sozcuklerle bogusurken, lambanin isiginde beyaz kagidin boslugunda, ucuruma dogru celilmeden - dusmeden - once Kafka'yi dusunuyorum. Onun yalnizligini, kendini tumuyle edebiyata adamak, adayabilmek icin katlandigi acilari, dunyadan, asklardan, yeryuzu nimetlerinin tumunden uzak durma kararligini. Eger yazmak her sozcukle biraz daha derine inmekse, sonu belirsiz bir kaziya baslayip kendini hirpalamaksa, "Yazilmamis Kitaplar Mezarligi"nda soyledigim gibi derin ve karanlik bir kuyudan cekip cikarmaksa sozcukleri, cumlelerle gelen o benzersiz ve buyuk yalnizligi kimseyle, hic kimseyle paylasamamaksa yazmak, Kafka'nin deyimiyle "salt edebiyattan ibaret" bir golgeye, bir varolus bicimine donusmekse, bir icekapanisin elbette bir bedeli olmali. Benim, yalnizligimi daha da cogaltan, derinlestiren, ikide bir "seytanin igvasi"na uymama, onun pesine takilmama yolacan bu karli Berlin gecelerinde odedigim bedel, Kafka'ninkinin yaninda hic kalir. Yine de, karim ve kizimdan uzakta, bir bakima bekarlik gunlerime geri donus - ama gecici bir donus - olarak yasadigim zamanlari "kar haneme" kaydediyorum. Kaydederken de, ister istemez Kafka dusuyor aklima. Onun yazma konusundaki titizligini, odunsuz tavrini animsiyor, yazarlara neden bekarligi ogutledigini daha iyi anliyorum. Ben de, cok sukur bekarim burada, bekâr sayilirim. Gece ne yatagimi paylasan biri var ne sabah uyandigimda yanimda bir kadin buluyorum. Ne arayip soran var ne isime karisan. Ne de kafami karistiran. Cunku bazen, genellikle de bir askin baslangicinda, kafa karisir, karisacaktir. O zaman, sevilen, istenen, ama birlikteyken katlanamadigimiz kadin, giderek bir saplantiya donustukce, yazinin dunyasindan uzaklastirir sizi, teslim alir. Gecenin, edebiyatin, size ozgu bir dunya yaratma ozgurlugunun degil, bir tutkunun kolesi yapar.


Nedim Gursel
Kafka'nin Berlin Gunleri

Aucun commentaire:

Enregistrer un commentaire