lundi 25 avril 2011

Gitmem gerek

Degisecek. Dunya kuresinin daglari, denizleri, okyanuslari, golleri, ovalari, bozkir ve colleri, nehir yataklari, buzullari, kent ve koyleri nasil degisiyorsa, insan iliskileri de degisecek. Insandan, icguduleri ile bagdasmayan ugraslarin beklenmedigi bir donem de olacak. Kurallar dogrultusundaki bir yasam yalniz ve yalniz durgunluktur. Baska hicbir sey. Iste dun boylesine oturdum yeni otelin terasinda. Doyumsuz dunyanin gunesi altinda isindim. Doymsuz isiklarina baktim. Bir kasim ayi gokyuzunu dusundum. Genis bir agaclik alan uzerindeki bulutlari. Gri rengin tum cesitlerini, koyu ve acik tonlarini iceren, kis mevsimini yaklastiran yogun bulutlari. Bulutlar arasindaki kucuk bosluklarin derinligindeki maviligi. Bu bosluklardan sizan ve ruzgarla birlikte batiya dogru yuruyen isik yollarini. Doyumsuz bulutlarin sonsuzlugunu. Dun masama gelip oturanlar oldu. Bir kamyon soforu, otelin muhendisi. Yuzme havuzu insaatinda calisan isciler. Birlikte kahve ve konyak ictik. Biri, karsindan ayrilmanin buruklugu icindeydi. Sevgiler gecer, sevgiler gelir, dedik. Tum ayriliklara, tum sevgilere ictik. Herhangi bir temmuz gununun anlarini yanliz bir kez bolustugum bu insanlar ne denli dost. Gunes tepelere yaklasirken gene terastayiz. Gene kahve ve konyak iciyoruz. biri, adinin "Zoran" oldugunu ve bunun "Gunes doguyor" anlamina geldigini soyluyor. Simdi sabahin sekizi. Yazmaya ara veriyorum. Gitmem gerek. Yeni resimler gormem gerek. Benimseyecegim, icimdeki kipirdanislari dolduracak bir resim bulana dek gitmem gerek. 


Tezer Ozlu
Yasamin Ucuna Yolculuk 





Aucun commentaire:

Enregistrer un commentaire