mercredi 16 septembre 2020

Belki de o yüzden daha iyi görürdük gökyüzünü gece (Haritasız Kentler 40)

 

Geceye rengini verirdi sessizlik. Işıklar, dışarıdakiler ve içeridekiler olarak ikiye ayrılırdı. Herkes susmuş olurdu çünkü söyleyecekleri biterdi günün sonunda. Birbirlerini dinlemezlerdi zaten, ne diye konuşurlardı ki... Gece herkes sessizliği dinlediğinden birbirlerini de dinlemiş olurdu. Gece insanlarıysa radyolarda ve sokaklardaydı. Onlar, Bilge Karasu’nun dediği gibi, gecenin çukur yerleri doldurduğunu bilirlerdi. Kit’i en son gördüğümde yağmur sonrası topraktan çıkan soluncanları izleyen bir kirpiyi sevmekle meşguldü. O hep meşguldü, geceleri hariç. Geceleri o da sessizlikten gelen gece rengini görmek için otururdu pencerenin başına. Beni de çağırırdı yanına. Giderdim. Siyahın tonlarını seçmeye çalışırdık gökyüzünde. Bazen daha açık bazen daha karanlıktı siyah. Çok dikkatli bakardık biz gökyüzüne, o yüzden işaret ettiği yeri hemen görürdüm. İkimizin de göz rengi siyahtı, belki de o yüzden daha iyi görürdük gökyüzünü gece.


Binnaz  Bulut

Haritasız Kentler




Movie : La Dolce Vita 



///////////////////////////////

Melody Noir - ( Patrich Watson )

////////////////////////////////

jeudi 10 septembre 2020

Beni bir onceki gunden daha farkli ve daha cok sev ( Haritasiz Kentler 39 )





   Movie: Mon Chien Stupide 


////////////////////////////

Danser Encore - ( Colagero )

//////////////////////////// 



Martilar vardi ve biz ayri ayri duruyorduk. Boyama yapiyordum aksamlari basima ususen renkleri dindirmek icin. Anlamaya calisiyordum hangi renkle boyadigimda martilar daha ciglik cigliga... Yanyana ayri ayri duruyorduk. Ruzgar esliginde agac yaparaklarinin birbirine surterken cikardiklari sesleri duyuyorduk. Guclu gorunuyorduk sanki, hicbir seyden elimizi etegimizi cekmek istemiyorduk. Hayata otuz iki disimizi gecirip, onu isirip, afiyetle yemek istiyorduk onu. Her gun, bu haritasiz kentin farkli bir parkinda bulusmak istiyorduk. Her parka ilk kez gelmis olmaliydik ki birlikte kesfedebilelim adim adim. Bir seyler istiyorduk belli ki birbirimizden. Her parkta beni bir onceki gunden daha farkli ve daha cok sev istiyordum. Ben sadece bunu istiyordum. Sen sadece ne istiyordun ?


Binnaz Bulut 

Haritasiz Kentler 

 

 

dimanche 5 juillet 2020

Yanında yürürken beni düşünüyor musun? ( Haritasız Kentler 38 )




ş cephesi tahta, bahçeli evlerin içinden geçerek yürüyoruz. Asfaltin dar caddelerin birbirine bağlandığı yerde gece lambaları var. Yanıyorlar. Amerika gibi bir yer burası. Ellerin soğuk görünüyor. Mavi yağmurluğunun bittiği yerde sana ördüğüm mavi boyunluk başlıyor. Sana olan sevgimin vucut bulmasi o. Sanki hep birileri soyut ve somutu birlikte düşünmeye çalışıyor ama yapamıyor. Kimi somutu kimi de soyutu seviyor şu hayatta. İkisinin arasında bir şey olsaydı birileri de onu severdi kesin. Sen hangisini seviyorsun? Asıl merak ettiğim bu gece kalacağımız küçük kulübede bana neler anlatacağın. Küçükken ağabeyinle oynadığınız oyunlar ve köyde yaşayan anneannenin bir yılanı tek başına öldürmesi dışında hiçbir şey anlatmadın bana kendine dair. Bunları anlatırken nasıl da gözlerin parlamıştı o sabah, seni ilk kez bu kadar mutlu görüştüm. Somut bir mutluluk. Tek tük araba geçiyor yanımızdan. Sessizler. Bizim gibi. Elin hala soğuk görünüyor. Kulübeyi bulamama ihtimalimiz var bu akşam içinde kalacağımız, çünkü haritasız bir kasaba burası. Yürüyoruz. Yanında yürürken beni düşünüyor musun?

Haritasız Kentler
Binnaz Bulut






photo credit: me 
16 Temmuz 2016
Samos, Yunanistan

/////////////////////////////////////
/////////////////////////////////////





mercredi 24 juin 2020

Kendin olabildiğine emin misin ? ( Haritasız Kentler 37 )





Göz kapaklarını devirdi. Bakışlarından ne düşündüğü anlaşılsın istemiyordu. Liv gözlerini görmese de ne  hissettiğini anlayabiliyordu Kit’in. Tanıyordu onu yıllardır. O her yıl ayrı bir karaktere bürünürdü. Onu tanıması demek işte bunu bilmesi demekti. Kit kim olduğunu bilmiyordu, o yüzden bunu yapması normaldi. Kim olduğunu anlayabilmek için her yıl başka biri olmayı deniyordu. Bir yıl dansçı, bir yıl fotoğrafçı, bir yıl mühendis, bir yıl kaptan, bir yıl yogi, diğer yıl kampçı olurdu. İstisnasız her yıl başkası olurdu. Ama hiçbir zaman kendi olmazdı. Belki de olmak isterdi ama insanın nasıl kendisi olabileceğini bilemediğinden yapamazdı bunu. « Hiç kimse » de olmak istemediğinden birisi olmayı seçmek zorunda kalırdı. Kit bir gün arabanın camına tıkladı. Düğmeye basınca cam yavaşça aralandı. « Liv, kendin olabildiğine emin misin ? » diye sordu bana. « Bin arabaya, dedim. Sorunu giderken cevaplayacağım ».    



Binnaz Bulut
Haritasız Kentler





Ankara - 2016


/////////////////
Berlin - ( RY X )
/////////////////

mardi 31 mars 2020

Tam gözlerimin hizasında kalırdı gözleri ( Haritasız Kentler 36 )


Bazen sadece okuduğu kitaplardan aklında kalanları anlatırdı Kit. Noktasına, virgülüne dek, sanki kendi yazmış gibi anlatırdı. İyi ki aynı kitapları okumamışız, yoksa nasıl dinleyebilirdim onu günlerce. Hiç açık etmezdi kitapların yazdıkları hakkında ne düşündüğünü. Okudukları ona bir şey de hissettirmezdi. O sadece okuduklarını aktarır sonra gözlerini kocaman açıp gözlerimin ta içine bakardı. Söylediklerinin oraya yerleşmiş olduğundan emin olmak ister gibi. Her kelimeyi görürdü orada, nereye gittiklerini takip ederdi. Tam gözlerimin hizasında kalırdı gözleri, dudakları da tam dudaklarımın. Ben kıpırdamadan dursam da tam orada ne gözlerim ne dudaklarım kalırdı.

Binnaz Bulut
Haritasız Kentler



Yedigöller
Autumn 2019

//////////////////
//////////////////

samedi 4 janvier 2020

Artık buradan gidelim ( Harıtasız Kentler 35 )




Ankara 
Abay Konanbay Sokagi
Subat 2018




Öyle soğuk bir kıştı ki kaplerimiz donmuştu. Zaten donuktu kalplerimiz yazdan beri. Konuşmuyorlar, koku almıyorlar, duymuyorlar, hissetmiyorlar ve görmüyorlardı. Yapacak pek bir şey de yoktu, böyle yaşamaya devam ediyorduk. Soğuk hava bir kalbimiz olduğunu da hissetmemizi de engelliyordu. Kit kışın zamanının çoğunu -hatta geceyi bile- dışarıda geçiren evsizler ve süpermarketlerin açılıp kapanan kapılarına yakın durmalarını gerektiren işlerde çalışanlar için üzüldüğünü söylüyordu. Bunların hepsini kendisi de yapıyordu zaten. Ona doğru yürüdüm ve sağ elini avucuma aldım. Bir gün bunların hepsinin değişecğini, yine haritasız bir kentin kimsenin bilmediği sokaklarında birlikte kaybolacağımızı söyledim. Nesli tükenmiş olsa da, o sokaklarda bir bozacı bulup boza bile içebiliriz dedim.  Ağlamak geldi içimden eve gidip. Tam o anda kar yağmaya başladı. Kalplerimizin üzerinde kalın bir kar tabakası sabahı karşılayacaktı. Liv, dedi Kit. Artık buradan gidelim.


Binnaz Bulut 
Harıtasız Kentler


lundi 12 août 2019

Erkegini Tanrı’nın buyurduğu gibi sevmek için


Olanaksız bir nişanlı gibi değil, kendini bütün varlığıyla adadığı hayat arkadaşı olarak düşünüyordu onu artık. Gitti gideli boşa geçen zamanın ona nasıl ağır geldiğini, yaşamanın ona neye malolduğunu, erkeğini Tanrı’nın buyurduğu gibi sevmek için ne çok sevgiye gereksinimi olduğunu duyumsadı.

Gabriel Garcia Marquez

Kolera Günlerinde Aşk 







Genoa 
June 2018


///


///

dimanche 11 août 2019

Hint yesili diye bir sey yok ( Haritasiz Kentler - 34 )



Ankara 
Abay Konanbay Sokagi
Subat 2018


Kayaliklarin oraya geldim. Deniz fenerine dogru yuruyorum. Burasi bir liman kenti, haritasini ariyorum. Onumuz kis. Bu kis zor olacak. Duvarlari siyah, yatak carsaflari beyaz, koltuklari hint yesili bir evde kaliyorum. Hint yesili diye bir sey yok. Hic olmamis. Her gun ve her gece, tek basima kesfettigim sehirler, adalar ve insan yuzleri arasinda oradan oraya savruluyorum. Her oturdugum koltugun yaninda minik yuvarlark sehbalar var. Uzerlerine  kitaplar ustutuste siralanmis. Hicbiri beni bilmiyor. Seni bilmiyor. Kayaliklarin oraya hic birlikte gitmedigimizi bilmiyorlar. Birilerinin kafasini defalarca kayaliklara carpmak istiyorum. Her yer kan olsun ama kafasinda tek bir siyrik bile olmasin. Sonra ayaga kalkip hicbir sey olmamis gibi gitsin. Henuz bir haritasi olup olmadigini bile bilmedigim bu sehirden defolsun gitsin. Bir daha da karsima cikmasin. Martilar her zamanki gibi gururlu ve umursamaz. Gecmise dair hicbir sey hatirlamiyorlar. Adini koyamiyorum hissettiklerimin marti seslerinden. Her gun tam buradan bu sehre saatlerce bakmak istiyorum. 

Binnaz Bulut 
Haritasiz Kentler


///


///


There was a boy


Very strange enchanted boy

They say he wandered very far

Very far, over land and sea




A little shy and sad of eye

Very wise, very wise was he




And then one day

A magic day he passed my way

And while we spoke of many things

Fools and kings, this he said to me
"Greatest thing you could ever learn


Is just to love and be loved in return

To be loved in return"




And then one day

One magic day he passed my way

As we spoke of many things

Fools and kings, this he said to me



"Greatest thing you could ever learn

Is just to love and be loved in return

To be loved in return"



To be loved in return



vendredi 16 février 2018

Bana nasıl bakarsın? ( Haritasız Kentler 33 )



Omzunun masmavi kış göğüne en yakın noktasından öpüyorum. Havanın sarhoş bıraktığı bir ögleden sonranın uyuşukluğundayız. İşte tam o anı yakalamak için. Kış gelmiş, hava soğuk, üşüyorum. Sürekli değişen karın rengini izliyorum güneş ışınlarının kararsızlığından. En çok nerede parlıyor güneş, orayı seçmeye çalışıyorum. Ağaçlar buz mu kesmiş, birilerini mi bekliyorlar? Bizi görüyorlar mı? Uzun ve yavaş bir yürüyüş, sobanın üzerindeki sıcacık bir çaydanlık dolusu çaya varıyor. Koltukların üzerinde kilimler var. Buralara has mıdır, sadece kışın mı bırakılırlar bilemiyorum. Tanıdık birileri de yok soracak. Sobanın yanındaki koltuklara kıvrılsak sabaha kadar birbirimize neler anlatırız? En çok sen mi konuşursun yoksa ben mi?  Haritasız bir şehirden çok uzaklarda, karla kaplı bir dağın eteğine oyuncak ev gibi yerleştirilmiş tahta kulübenin sarı ışığına doğru yaklaşırken bir gece kuşu, bana nasıl bakarsın, Merak ediyorum.  

Binnaz Bulut
Haritasız Kentler




Paris November 2017
"Fontaine Medicis" 
(Aşk Çeşmesi)
(from 1630)
au Parc Luxembourg
(photos taken by me)

/ / /


/ / /

Oh the werewolf, the werewolf
Comes stepping along
He don't even break the branches where he's gone
Once I saw him in the moonlight, when the bats were flying
I saw the werewolf, and the werewolf was crying

How nobody knows, nobody knows, body knows
How I loved the man, as I teared off his clothes
How nobody knows, nobody knows my pain
When I see that it's risen; that full moon again

[Chorus]
For the werewolf, the werewolf has seen apathy
For the werewolf, somebody like you and me

And only he goes to me, man this little flute I play
All through the night, until the light of day, and we are doomed to play

dimanche 14 janvier 2018

Seni bulamıyorum ( Haritasız Kentler 32 )

Ya bir göl kıyısında ya bir adada ya da haritasız bir kentte olmalısın... çünkü seni bulamıyorum. Biraz rüzgarlı olmalı şu anda olduğun yer. Karanlıkta, tahta korkuluklu bir balkondan bakıyor olmalısın. Her yeri görebileceğin bir balkon. Aklına çok kez dinlediğin bir şarkı düşüyor olmalı. Savuşturmaya çalışıyor, sessizliği bekliyor olmalısın. Ağlamak istiyor olmalısın kendini seçemedigin için. Günün hangi saati olursa olsun benimle ince ince ağlayabileceğini biliyor olmalısın. Soğukta ama sıcacık yün hırkanın içinde, bütün renkleri görebiliyor; ama arkandan usulca yaklaşıp karanlık gibi belini artık sarmayacağımı biliyor olmalısın. Ana dilin ve bildiğin yabancı diller dahil hiçbir dili konuşamıyor olmalısın. Gökyüzünde bile  yolunu bulabilen canlıları düşünüp hiçbirinin adını hatırlayamadığın gibi. Bana çok uzakta bir yerlerde olmalısın... çünkü seni bulamıyorum.

Binnaz Bulut
Haritasız Kentler 



/ / / 


/ / / 




photo by me 

Paris - Novembre 2016

"café refuge sur l'île"

samedi 2 décembre 2017

Dans ediyorlardı ( Haritasız Kentler 31 )

Çöp kamyonunu takip ederek bütün şehri dolaştı bir cumartesi gecesi. Öyle ya, başka nasıl bulabilirdi insan yolunu haritasız bir şehirde? Gece insanlarını izledi. Kimileri sadece gece görünür, gündüz de karşısına çıkardı kimileri. Yavaş adımlarla yürüse de çöp kamyonuna yetişebiliyordu. Ayazdan eser yoktu. Kış  yanaklarına dokunan enfes soğukta, çizmesinin bastığı yerin yumuşaklığındaydı.Gözlerini kapattığında yıllar öncesinde, bir dansın içinde buldu kendini. Artık çöp kamyonunu görmüyor, çöp almak ıçin durduğunda azalan,tekrar yola koyulduğunda artan motor sesini dinleyerek yol alıyordu. Çöp torbalarını bir bir kamyona fırlatan gece işçileri onu görüyorlar mıydı acaba? Her gece yapmalıydı bunu. Gözlerini kapatıp şehri dolaşmalıydı. Ellerini uzattı,o tutu. Bir adım geri geldi, o da bir adım ileri, ona doğru. Sağa kaykıldı, o da. Gözlerine baktı, gözlerine baktı. Birşeyler sordu sanki, sanki cevap verdi. Şimdi değil o andı ama aynı zamanda dündü ve bugündü. Görünenle görünmeyen, bilinenle bilinmeyen birbirine karıştı. Zaman ve mekan birbirinden ayrıldı. Dans ediyorlardı. 

Binnaz Bulut
Haritasız Kentler 



Ankara - 31 Mayıs 2015

/ / / 


/ / / 

mardi 20 juin 2017

Hem vardın hem yoktun ( Haritasız Kentler - 30 )


Rüyamda seni gördüm. İnce nehirlerin üzerindeki köprülerden, içlerinden yemyeşil suların aktığı parklardan, otları sararmış köy yollarından geçip bir tepeye vardık. Ben yolu bilmiyordum. Rengarenk atların özgürce koştuğu bir yere sen getirdin beni. Öğle vakti güneş iyice yükselmişti. Aşağıda görünen haritasız şehir alabildiğine yayılmıştı yeryüzüne. O kendini bizden,  biz kendimizi ondan soyutlamıştık. Yanımda sen vardın. Yıllar sonra sendin yanımdaki. Hala sen sen, ben de bendim. Biraz uzanmak istediğimi, tepeye çıkarken yorulduğumu söyledim. Ne kadar süre uykuda kaldım, ben uyurken sen ne yaptın bilmiyorum. Gözlerimi açtığımda hala yanımdaydın. Yıllardır olmamıştı bu. Yıllardır yanımda olmamıştın. Ama aslında hep vardın. Hem vardın hem yoktun.

Binnaz Bulut
Haritasız Kentler
















Toulouse
Peach David et Jardin des Plantes
Septembre 2016 

photos by me