vendredi 29 août 2014

Seni neden burada aradığımı nihayet anlayabilirim (Haritasız Kentler 15)



Haritasız bir kentte yaşarken, bir şeyi gördüğüm anda ona dokunmuş oluyorum, duyduğum anda tatmış. Şehrin yollarının haritası yok. Seni ararken, nerede olduğunu bilsem de bulamıyorum. Burada ne gün gecenin ne gece günün nedeni. Eğer beş duyumun bana söylediklerini daha iyi algılayabilirsem, her hareketimin nedenini belki de bilebilirim. Böylece, seni neden burada aradığımı nihayet anlayabilirim.

Haritasız Kentler


Binnaz Bulut 





Yokohama - August 2014 
photo taken by me





Korkularımı anladın (Haritasız Kentler - 14)






 Kyoto 2007
photo taken by myself


Korkularımı anladı. Haritasız bir kentte gündüz vakti, ben şehrin en uzak noktasını görmeye ҫalışırken deniz kenarında. Etrafımızda başkaları da vardı. Hiҫ kimseye bunu yaptığını ҫaktırmadı. Ama beni şaşırtan sadece bu değildi, başka birşey daha vardı: ne kadar az konuştuğu. Sanki kurmayı bildiği cümleler kısıtlıydı ve onları tedarikli kullanmak istiyordu. Ayrıca, söylediği bir cümleyi uzunca bir süre tekrar kullanma hakkı yok gibiydi. Ona birkaç cümle ödünç vermeyi denedim. İstemedi. 


Haritasız Kentler
Binnaz Bulut 



Nagoya 2008 
photo taken by my friend Evren S.

 *

*

mercredi 13 août 2014

Arkalarından usulca yaklaşıp birilerine, onu yıllardır aradıklarını söylüyorlar mı? (Haritasız Kentler - 13)





Haritası olmayan diğer kentleri, benim yaşadığım kentle karşılaştırmam lazım. Oralarda da insanlar sabah uyandıklarında hemen hatırlıyorlar mı rüyalarını? Balkonda esen rüzgarın kokusu var sanıp kapatıyorlar mı gözlerini aniden? Duyamadıkları tek sesi duymak iҫin saatleri durduruyorlar mı tik tak yapmasın diye? Duygusallıklarıyla gururlanıyorlar mı? Geҫtiği her yeri öpüyor zaman, diye yazan şairler tanıyorlar mı? Arkalarından usulca yaklaşıp birilerine, onları yıllardır aradıklarını söylüyorlar mı? Kendilerini saҫlarından, geleceğin en uzak noktasına bağlayabiliyorlar mı?

Binnaz Bulut
Haritasız Kentler 




Kyoto - the last days of 2007 
photo by me



vendredi 8 août 2014

Le genre où on se dit tout.


Dans la cuisine, il me dit: “Votre vie conjugale, je la connais par coeur. Le genre où on se dit tout. Vous lui disiez tout. Il suffit de vous regarder, vous le portez sur la figure. C’est la pire chose qu’on puisse faire dans un couple. Lui dire tout ce que vous éprouvez, lui dire tout ce que vous faites. Voilà pourquoi elle vous croit fou.”

Au dîner, autour d’une énième omelette, il déclara en agitant sa fourchette: “Vous comprenez bien que ce n’est pas une affaire de stratégie. Je ne parle pas de secrets ou de tromperies. Je parle du fait d’être vous-même.  Si vous révélez tout, que vous dénudez tout, que vous quémendez de la compréhension, vous perdez quelque chose de crucial dans le sentiment que vous avez de  vous-même. Vous avez besoin de savoir des choses que les autres ne savent pas. C’est ce que personne ne sait sur vous qui permet de vous connaître vous-même. 

Point Oméga
Don DeLillo

*


*


"A little heart that says hi" 
(photo taken and named by me)
Paris
Le Marais - July 2014

mercredi 6 août 2014

On dirait qu’elle dérive loin d’elle-même




Cette nuit-là je ne trouvai pas le sommeil. Je sombrais dans une rêverie après l’autre. La femme dans l’autre chambre, de l’autre côté du mur, parfois Jessie, d’autres fois pas tout à fait elle, et puis Jessie et moi dans sa chambre, dans son lit, nous tressant l’un dans l’autre, dans un mouvement de mer qui tourne et qui se cabre, un mouvement de vague, dans une impossible nuit de transparence sexuelle. Ses yeux sont fermés, son visage adouci, une Jessie trop expressive pour être Jessie. On dirait qu’elle dérive loin d’elle-même, au moment précis où elle la recueille en moi. C’est bien moi qui suis là en transe, et pourtant, et pourtant c’est à peine si je me vois qui nous contemple, immobile dans l’encadrement de la porte.

Point Oméga
Don DeLillo 


Paris - May 2002 
Cité Universitaire - Collège Néerlandais 
(photo taken by my friend Ege E. - me and Umberto M. preparing the tango show for the spring festival) 

*


*

mardi 5 août 2014

Beni duyduğunu biliyorum (Haritasız Kentler 12)



                         photos taken by me

Bu gece hissettiğim tek şey zaman. Evet, zamanı hissediyorum. Oldukҫa soyut, anlaşılması zor gelebilir. İnsanın algılarıyla ulaşamayacağı kadar soyut bir boyut yok mu? Bilimin yeniden represente edemeyeceği, en kavramsal sanatın bile ifade edemeyecegi kadar belirsiz? Bir zamanı hissediyorum. O zamanı görüyorum, dinliyorum, tadıyorum. Kokusunu alıyorum zamanın, dokunuyorum ona. Zamana böyle veda ediyorum belki. Orada, olduğu yerde kalmasını, sadece ve sadce ҫağırırsam gelmesini ona söylemek iҫin. Hiҫbir zaman haritası yapılamamış bir kentten, beni duyduğunu biliyorum.

Binnaz Bulut
Haritasız Kentler