dimanche 23 juin 2013

Mesafeyi bulana kadar


Birey kendi sınırını belirlemeden birey olamaz. Ama “öteki” yoksa, ҫekilecek sınır da yoktur. Bu sınırın isteyerek ortadan kaldırıldığı, daha sonra tekrar nerede ҫekildiğinin bütün ilişkinin gidişatını belirlediği aşk ilişkisi ise insanı anlamaya ҫalıştığımız en gerilimli alandır. Arthur Schopenhauer’in anlattığı şu öykü belki de bahsedilen sınırn nerede ҫekilmesi gerektiğini, aşkın gerilimini en iyi anlatan hikâyedir.

Çok soğuk bir havada karlar iҫindeki iki kirpi donmamak iҫin birbirblerine sokulurlar. Isınmaya başladıkları an dikenlerin canlarını ne kadar ҫok yaktığını fark ederler. Birbirlerinden uzaklaşırlar ve canlarının acısı sona  erer. Ama ҫok kısa bir sure sonra yine üşümeye başlar ve birbirlerine sokulurlar. Isınınca canlarının acısını fark edip tekrar uzaklaşırlar birbirlerinden. Bu böyle sürüp gider, ta ki üşümelerinin ve canlarının yanmasının en az ve katlanılır olduğu mesafeyi bulana kadar.

Aşkın Halleri

Dr. Alper Hasanoğlu


//


//








1 commentaire:

  1. Schopenhauer hikayesinden sonra bir arastirma konusu olmustur zaten, literature Hedgehog's dilemma diye gecmistir. Heralde askin en iyi tarifi olarak belirtilebilir psikoloji uzerinde.

    RépondreSupprimer