Bir bira bardagi dolusu cay, iki sigara daha... Yeniden cay, yeniden sigara... Demlik tazeleniyor, ikinci paket aciliyor... Gece boyunca tika basa dolan iki kullugunu bosaltmaya usendiginden, aksam yemeginden kalma bos bir konserve kutusunu yanina ceker, sezlonga serilirdi. Kayda deger hic ama hicbir sey dusunmemeyi basararak, kendisine iliskin herhangi bir cozumleme ve yorumdan ozellikle kacinarak, vermesi gereken kararlari ustalikla hasir alti ederek, dis dunyaya kapali gozlerle duvarlara bakardi. Butun saatler onundu; ama kullanilmak icin degil, icerdikleri sonsuz bosluga bir ceset gibi yayilip kalmak icin. Demlikler dolusu cayla bir paket sigaradan sonra, midesinde bir sanci, artik pek animsamadigi aclik duygusuna benzeyen bir kazinma algilar, yalnizca sigara icmeye devam edebilmek icin bir parca Minas peynirini, Brezilya'da "Arap ekmegi" diye adlandirilan pideyle yerdi. Koca bir gunu, nobet yerinden hicbir kosulda ayrilmayan bir asker gibi, sezlongda, ancak kuyruksokumunun acisina dayanamadiginda oturusunu degistirerek, hep kol menzili icindeki bardagi ve sigaralari ile gecirirdi. Insanin baska hicbir sey yapacak gucu kalmamissa; gozunu sagir duvarlardan ayirip bir kitaba bile uzanamiyor, bakislarini muz agaclarina ya da Santa Teresa vadisinin vahsi cangilina ceviremiyorsa; cocukluktan kalma en masum, en sevimli aniya gulumseyecek, gunbatimindan duygulanacak hali yoksa, cay demlemek ve sigara icmek, yasamsal eylemlerdir.
Asli Erdogan
Aucun commentaire:
Enregistrer un commentaire