lundi 29 février 2016

Kendimle geçinir halimin içine iyice yerleşmek istedim (Haritasız Kentler - 28)


Istanbul - April 2016 photo credit : me 

///



Kit kayıplara karıştı. Beni mi bıraktı gitti yoksa herşeyi mi bilemiyordum. Dalgaların sesi bile bozuk çıkıyordu, bozuk kaset gibi. Kaldırımın kenarına oturmuş ağlarken biri omzuma dokundu. Dönüp baktığımda arkamda kimseyi göremedim. Sakince ağlamaya devam ettim. Ağladıkça neyin neye dönüştüğünü anlamak istiyordum daha çok. Zamanın sesini duyar insan ağlarken, sanki biri artık birşeyler söylüyormuş gibi gelir, işaretleri takip edip bir yere varmış gibidir sonunda. Ellerim ensemde, alnım dizlerimde dayalı, kaldırıma oturmuş güzel güzel ağlarken, yine biri omzuma dokunmuş gibi geldi. Dönüp baktım hemen, yine kimse yoktu. Taş meydanı gözlerimle tararcasına boynumu üç yüz  atmış derece döndürmeye bile tenezzül etmedim. Bıkkın, küskün, kendimle geçinir halimin içine iyice yerleşmek istedim. Tam gözyaşı ve sümüğün ışlattığı elimi çantamdan çıkardığım mendille temizlemeye karar vermiştim ki bir ses duydum tam omzuma dokunduğunu sandığım elin yönünden geldi. “Ne oldu sana Liv?” Kit’di.

Binnaz Bulut

Harıtasiz Kentler

jeudi 4 février 2016

Birlikte baska ne yapabilirlerdi ? (Haritasiz Kentler - 27)




/ / / 
/ / / 



Gece sokaklar bomboșken tek bașına yürümeyi severdi Liv. Mevsim kıș ise caddenin bitip kaldırmın bașladığı yerden usul usul akan yağmur suları ona eșlik ederdi. Rüzgar mı yoksa soğuğun ta kendisi mi olduğunu bilmedigi bir esinti yüzünü avuçlarının içinde tutardı. Gündüz dükkanlardan, evlerden, sokak hayvanlarından ve insanların teninden yayılan kokuları emmiș bir sis, sanki görünür olurdu.

Kentin sessizliğe ve ıssızlığa gömüldüğü böyle anlarda aklına Kit’in kim olduğunu bilmediği gelirdi. Fakat son zamanlarda buna Kit’den artık umudunu kestiği de eklenmiști. Dalgaları dinlemeye cağırınca gelmiyor ; bilmedikleri apartmanlara girip anahtar deliklerinden daire içlerini gözetlemekle ilgilenmiyor ; sahil yolundaki banklarda yalnız bașlarına denizi hüzünlü hüzünlü seyredenlerle tanıșmak ve onlara neden üzgün olduklarını sormak istemiyor ; bașka bir yüzyılda yașadıklarını hayal edip o doneme ait bir bașka kișinin rolüne bürünmeye yanașmıyor ; haritasız bu kentte nereye gideceklerini bilmediklerinde, birini gözlerine kestirip onu gidecekleri yere varana kadar peși sıra takip etmeye varmıyordu. Peki ne yapacaklardı o zaman birlikte ? Bu oyunlardan hiçbirini oynamak istemediği gibi, kendisi yeni oyunlar da önermiyordu. Birlikte bașka ne yapabilirlerdi ?

Binnaz Bulut 
Haritasız Kentler





"First day in Japan" 
Yann Q. is teaching japanese to Cinla 
Kyoto - 2007