lundi 28 octobre 2013

Onunla olmak (Haritasız Kentler 3)


Bilmediğim bir şehre geldim ve kimseyi tanımıyorum. Burada da, her yerde olduğu gibi, sözcüklerin dışında kalan bir dünya var. Dile getirilmeyenler neler ? Bekleyişler, bakışlar, suskunluklar, dudak-yanak-kaş-göz-el-kol mimikleri... Sözcüklerden uzakta, sadece sezginin sessizlikte kendine bir yer bulması sayesinde iҫine girilebilecek bir dünya var. O dünyayı anlatmak demek söylenmeyeni söze dökmek ; susuşu konuşmak; beklemek yerine zamanla ilişkiye geҫmek demek. Yeni bir şehri sözcük kullanmadan görmek mümkün. Birini sözcük kullanmadan sevmenin mümkün olduğu gibi. "Sevmek" sözcüğünü bile kullanmadan, hiҫbir sözcükten medet ummadan. Sözcüklerin dışında kalan dünya en güvenli olanı ҫünkü anlatılamayacak, kimse tarafından bilinemeyecek ve dolayısıyla hep saklı kalacak olan o. Sözcüksüz dünyada "yalnızlık" yok, ҫünkü o da sadece bir sözcük. Zaman eki, dilek kipi kullanmaya gerek yok. Bekleyiş ve suskunluğun hayatı güzel kılmaya yettiği yeni bir şehirde olmak, onunla olmak.  

Binnaz  Bulut
Haritasız Kentler 



IV. Mehmet 


I. Mahmud

photos By Anna Knight in Sakip Sabanci Museum
 Istanbul - August 2012

//


//

vendredi 18 octobre 2013

Tout le monde a fait de grandes analyses de textes en parlant d’allégories, de symboles et d figures de style

Et tandis que j’enregistrais Harry qui me racontait le désastreux week-end du 5 et 6 juillet 1975, je compris que Les Origines du mal retraçaient avec précision son histoire avec Nola, mêlant récit et véritables extraits de correspondance. Harry n’avait donc jamais rien caché à propos d’eux : depuis toujours, il avait avoué son impossible histoire d’amour à toute l’Amérique. Je finis d’ailleurs par l’interrompre pour lui dire :
  - Mais Harry, tout est dans votre livre !

  - Tout Marcus, tout. Mais personne n’a jamais cherché à comprendre. Tout le monde a fait de grandes analyses de textes en parlant d’allégories, de symboles et de figures de style dont je ne maîtrise même pas la portée. Alors que tout ce que j’avais fait, c’était écrire un livre sur Nola et moi.

  Joël Dicker 
  La vérité sur l'affaire de Harry Quebert 



L'écrivain beau gosse 


Livre beau d'écrivain beau gosse 

Et un morceau pour le livre beau d'écrivain beau gosse 


//



//





jeudi 17 octobre 2013

Insan soyunun duygularını anlatan, psikolojik derinliklerine inebilen tek bir birikim vardır : O da edebiyat.




İnsanların duygularını, ҫeṣitli durumlarda neler hissettiklerini öǧrenmek istiyordum. Birini sevince ne olur veya kızınca nasıl bir duyguya kapılırlar, bunları bilmem gerekiyordu. Çünkü Istanbul’dan uzaklaṣmıṣ olsam bile yine de insanlarla birarada yaṣıyordum. Duyguları anlamadan yaṣamam olanaksızdı. Bu eǧitimi ancak edebiyat saǧlayabiliyordu.

Baṣlangıҫta psikolojiden, felsefeden, bilimden medet ummuṣ ama onlarda aradıǧımı bulamamıṣtım. Sinema da ҫok  yüzeysel geliyor, bana ihtiyacım olan eǧitimi saǧlayamıyordu. Bunun üzerine  anladımki insan soyunun duygularını anlatan, psikolojik derinliklerine inebilen tek bir birikim vardır : O da edebiyat. O andan itibaren eskiden beri evde bulunan binlerce kitaba ek olarak yüzlerce kitap aldım.

Zülfü Livaneli
Kardeṣimin Hikayesi


 Rezzak & Lucky 
september 2013 
Menevis sokak / Ankara
(photo by me)

//


//



mercredi 16 octobre 2013

Gerҫekten bir şeyler yapan kişiler en güzel sevişenlerdir, ya sence?



Bar kapanana dek dans ettiler. Karanlık boş sokağa ҫıktıklarında sendeliyorlardı. Ayakları ҫöp tenekelerine takıldı. Bacaklarının arasından kediler koşup geҫti. Durup bir polisle özgür aşk üzerine konuştular. Her köşede öpüştüler. Çantasında anahtarlarını ararken düşünceli düşünceli, “Gerҫekten bir şeyler yapan kişiler en güzel sevişenlerdir, ya sence?” dedi kız.

John Dos Passos


Büyük Para


//


//



Sariyer - Istanbul