Moving bookshelves, Like windows of the boats
Two "modern divans" Do students psychoanalyse themselves alone in the library?
photos by me
Leicester-Leicester University Library
September 2014
Tsukuru o günleri uyurgezer gibi, hatta ölmüş
olduğunun farkına henüz varamamış bir ölü gibi yaşadı. Güneş yükseldiğinde uyanıyor, dişlerini fırҫalıyor, eline geҫen
ilk giysiyi üzerine geҫiriyor, trene binip üniversiteye gidiyor, sınıfta not
tutuyordu. Fırtınaya yakalanmış bir kişinin sokak lambası direğine sımsıkı
sarılması gibi, gündelik rutine sarılmıştı. İşi düşmedikҫe kimseyle konuşmuyor,
tek başına yaşadığı apartman dairesine dönünce yere oturup duvara yaslanarak ölümü,
bazen de hayatta eksik olan şeyleri düşünmeye dalıyordu. Sanki önünde ağzını
kocaman aҫmış derin kuyunun karanlığı, yerkürenin merkezine kadar uzanıyordu.
Orada görebildiği, kesif bir bulut halinde girdap oluşturan bir hiҫlik,
duyabildiğiyse kulak zarına basınҫ yapan derin bir sessizlikti. Ölümü
düşünmediği zamanlarda, hiҫbirşey düşünmüyordu. Hiҫbir şey düşünmemek o kadar
zor değildi. Gazete okumuyor, müzik dinlemiyor, cinsel istek bile duymuyordu.
Dış dünyada meydana gelen olaylar onun iҫin hiҫbir anlam ifade etmiyordu.
Odasına kapanıp kalmaktan yorulduğunda, dışarı ҫıkıp amansızca ҫevrede
yürüyüşler yapıyordu. Bazen de istasyona gidiyor, uzun uzun trenlerin durup
kalkışını izliyordu.
Renksiz Tsukuru Tazaki’nin Hac Yılları
Haruki Murakami
///
///
Aucun commentaire:
Enregistrer un commentaire