dimanche 7 décembre 2014

Beni bulmak iҫin şehrin haritasına ihtiyacın yok, ben burdayım Liv! (Haritasız Kentler 18)



Özlüyorum. Hiҫ görmediğim, adını bile bilmediğim birini özlüyorum. Bu şehre geldim, onu bulmaya. Gelir gelmez de ilk yaptığım, her şehre varır varmaz yaptığım gibi, turizm danışma bürosuna gidip şehrin haritasını sormak oldu. Şehrin haritası olmadığını öğrendiğimde ҫok şaşırdım. “Peki o zaman onu nasıl bulacağım?” deyivermişim belli belirsiz fısıdayarak, gişedeki bayan söyledi, farkında bile değildim. Elimdeki kağıttta gideceğim yere dair bir tarif vardı, adres değil: gardan ҫık, sahil boyunca yürü, karşı tarafta turuncu duvarlı binayı görünce karşıya geҫ, yanından geҫip şehre doğru yürü, solunda mor duvarlı binayı görünce altındaki züccaciyeciye kırmızı duvarlı binayı sor, kırmızı binayı bulunca olduğun yerde dur, arkanı dön, gördüğün mavi boyalı binanın üҫüncü katına ҫık, sağındaki kaverengi kapılardan üzerinde kapı tokmağı olan daire. Bu üstünkörü tarifin yazılı olduğu katlanmış kağıdı aldığımda, iҫine hiҫ bakmaksızın cebime attığıma pişman olmuştum. Danışma bürosunun gişesinden cam kapıya doğru yavaş adımlarla yürürken hala haritası olmayan bir şehirde yaşayacağıma inanamıyordum. Kapıyı dışarıdan kapattıktan sonra, tam karşıda, iki şeritli otoyolu geҫtikten sonra varılan sahilde, yüzü bana dönük olarak elinde pankart tutan birini gördüm. Pankartta şöyle yazıyordu “Beni bulmak iҫin şehrin haritasına ihtiyacın yok, ben burdayım Liv!”

Binnaz Bulut

Haritasız Kentler















 "Dans l'horloge de Musée d'Orsay" 
photos taken and named by me 
Musée D'Orsay 
 July 2014 - Paris 


///


///

Aucun commentaire:

Enregistrer un commentaire