dimanche 10 juillet 2011

Gercekten yalniz oldugumuzu kabullenmenin vaktidir

Neresinin disarisi neresinin icerisi oldugunu bilemedigimiz zamanlar olur. Iki tarafi da kullanilabilen yagmurluklar gibi, bir iceriyi, bir disariyi uygun goruruz kendimize. 

"Hey Dijk!"
      Donup baktim. Tanimadigim, esmer, cekik gozlu bir adam. Yagmurlugunun sapkasini cekmisti basina.
"Dope!" dedi, durdugu sacak altindan ayrilmadan. 
Dope ? "Dijk" sectigim isimdi, ama "dope" ? Dosyami arandim, yoktu. 

Kendi kucuk, ayriksi dunyamizda bir dil olustururuz; bu dunyayi paylasanlarla, paylastigini dusunduklerimizle. Sistemin disinda olmak, icinde olanlara gore bir yerde durmak belirler yerimizi. Ayriksi dilden oteye dustugumuzde, "disinda olma"nin da disinda atildigimizi goruruz. Gercekten yalniz oldugumuzu kabullenmenin vaktidir; dilimizi paylasacak "yabancilar" da yoktur artik.



Kiyisiz
Turker Armaner 





Aucun commentaire:

Enregistrer un commentaire