Birey kendi sınırını belirlemeden birey olamaz. Ama “öteki”
yoksa, ҫekilecek sınır da yoktur. Bu sınırın isteyerek ortadan kaldırıldığı,
daha sonra tekrar nerede ҫekildiğinin bütün ilişkinin gidişatını belirlediği
aşk ilişkisi ise insanı anlamaya ҫalıştığımız en gerilimli alandır. Arthur
Schopenhauer’in anlattığı şu öykü belki de bahsedilen sınırn nerede ҫekilmesi
gerektiğini, aşkın gerilimini en iyi anlatan hikâyedir.
Çok soğuk bir havada karlar iҫindeki iki kirpi
donmamak iҫin birbirblerine sokulurlar. Isınmaya başladıkları an dikenlerin
canlarını ne kadar ҫok yaktığını fark ederler. Birbirlerinden uzaklaşırlar ve
canlarının acısı sona erer. Ama ҫok kısa
bir sure sonra yine üşümeye başlar ve birbirlerine sokulurlar. Isınınca
canlarının acısını fark edip tekrar uzaklaşırlar birbirlerinden. Bu böyle sürüp
gider, ta ki üşümelerinin ve canlarının yanmasının en az ve katlanılır olduğu
mesafeyi bulana kadar.
Aşkın Halleri
Dr. Alper Hasanoğlu
//
//
Schopenhauer hikayesinden sonra bir arastirma konusu olmustur zaten, literature Hedgehog's dilemma diye gecmistir. Heralde askin en iyi tarifi olarak belirtilebilir psikoloji uzerinde.
RépondreSupprimer